Sabah işe giderken iç sesiniz: “Kesin bugün kötü geçecek.”
Bir sınava girmeden önce: “Kesin kalacağım.”
Randevuya çıkarken: “Kesin rezil olacağım.”
Tebrikler, kristal küreye gerek kalmadan kehanette bulunma çarpıtmasını yapıyorsunuz.
Bu bilişsel çarpıtmada kişi, gelecekte olacakları sanki kesinmiş gibi öngörür. Ama burada sorun, bu öngörülerin genelde olumsuz olması ve çoğu zaman hiçbir somut kanıta dayanmamasıdır. Yani beyin, “en kötü senaryo”yu varsayılan ayar olarak seçer.
Günlük hayattan birkaç örnek:
- “Başvurumu reddedecekler, boşuna uğraşmayayım.”
- “O beni aramaz, kesin unuttu.”
- “Sunumda mutlaka hata yaparım.”
Bu düşünce tarzı, motivasyonu düşürür ve daha başlamadan pes etmenize neden olabilir. Üstelik, kehanette bulunmak bazen “kendini gerçekleştiren kehanet”e dönüşür. Yani olumsuz beklenti, davranışlarımızı etkiler ve gerçekten olumsuz sonuç doğurur.
Bilişsel davranışçı terapi, bu çarpıtmayı kırmak için “kanıt sorgulama” tekniğini önerir. Yani kendinize sorun: “Bunu nereden biliyorum? Elimde somut kanıt var mı, yoksa bu sadece bir tahmin mi?”
Sonuç olarak geleceği tahmin etme, zihnimizin eline tutuşturduğu hayali bir falcı kimliğidir. Ama unutmayın; gerçek hayat, beynimizin yazdığı senaryolardan çok daha sürprizli olabilir.