“Daha çok çalışmalıyım.”
“Hiç hata yapmamalıyım.”
“Hiç günah işlememeliyim.”
Tanıdık geldi mi?
Gereklilik ifadeleri, zihnimizde kendimize (ve bazen başkalarına) koyduğumuz katı kurallardır. Bu kurallar genellikle “-meli” ve “-malı” ekleriyle belirir ve sanki evrensel yasalar gibi tartışmasız kabul edilir.
Sorun şu ki bu ifadeler, kulağa motive edici gibi gelse de çoğu zaman üzerimizde gereksiz baskı yaratır. Çünkü gerçek hayat, bu kadar keskin kurallarla işlemez. Birkaç örnek:
- “Hep başarılı olmalıyım.” → Hayat inişli çıkışlıdır. Her zaman zirvede kalmak imkânsız.
- “Kimseye kızmamalıyım.” → Sen robot musun? İnsan duyguları var.
- “Beni herkes sevmeli.” → Maalesef imkânsız. Çikolata bile herkesin favorisidir diyemeyiz.
Bu düşünce kalıbı, beklentilerimiz karşılanmadığında hayal kırıklığını ve suçluluk duygusunu artırır. Özellikle kendimize söylediğimiz bu katı cümleler, küçük aksaklıkları bile “büyük başarısızlık” gibi hissettirir.
Bilişsel davranışçı terapi, gereklilik ifadelerinin yerine esnek ifadeler koymayı önerir. Yani “-meli / -malı” yerine “tercih ederim” ya da “iyi olur” gibi daha yumuşak seçenekler.
Örneğin:
- “Daha çok çalışmalıyım” yerine → “Daha çok çalışmak bana fayda sağlar.”
- “Hata yapmamalıyım” yerine → “Hata yapsam bile öğrenebilirim.”
Sonuç olarak gereklilik ifadeleri, zihnimizin kendimize koyduğu küçük diktatörlüklerdir. Kural koymak iyidir ama biraz esneklik hayatı çok daha yaşanır kılar.