Mizah, en temel tanımıyla; bir durumun, olayın ya da ifadenin gülünç, eğlenceli ya da beklenmedik tarafını ortaya çıkarma sanatıdır. Ancak mizahı sadece “güldürmek” olarak görmek, onun gücünü hafife almak olur. Psikoloji perspektifinden bakıldığında mizah, stresle başa çıkmanın, gerilimi azaltmanın ve sosyal bağları güçlendirmenin etkili bir yoludur. Üstelik öyle zamanlarda ortaya çıkar ki, bazen hayatın ciddiyetine incecik bir iğne batırarak balon gibi şişmiş gerginlikleri söndürür.
Sigmund Freud, mizahı da boş geçmemiştir tabii. Ona göre mizah, bastırılmış duyguların veya söyleyemediklerimizin güvenli bir şekilde ifade edilmesidir. Yani doğrudan söylesek karşımızdakini kırabileceğimiz bir şeyi, şakaya sarıp yolladığımızda hem mesaj yerine ulaşır hem de ortamın havası bozulmaz. Bu açıdan bakıldığında, mizah; “düşman başına bile lazım” dediğimiz savunma mekanizmalarından biridir.
Günlük hayatta hepimiz farklı biçimlerde mizah kullanırız. Bir öğrenci, sınavdan düşük not aldığında “En azından kağıdım temizdi, tertemiz sıfır aldım.” diyebilir. Bir arkadaşınız size geç kaldığında “Yok ya, ben zaten burada kök salmak istiyordum.” diye takılabilirsiniz. İşte bu, gerçeği daha yumuşak, hatta eğlenceli bir kılıfa sokma yöntemidir. Hem gerçeği saklamaz hem de gülümsetir.
Elbette mizahın da türleri var. İnce, zekâ ürünü espriler, durum komedileri, kelime oyunları, ironiler… Ve tabii ki kimi zaman sert, hatta kırıcı olabilen kara mizah. Her türün herkeste aynı etkiyi yaratmayacağı da malum. Birinin kahkahalarla güldüğü bir şeye, başka biri surat asabilir. Bu da mizahın hem kişisel hem de kültürel kodlara bağlı olduğunu gösteriyor.
Mizah, doğru zamanda ve dozunda kullanıldığında, iletişimde altın değerindedir. İnsan ilişkilerini yumuşatır, sorunları daha konuşulabilir hale getirir, en zor konuları bile “hafifçe” gündeme getirme fırsatı verir. Ama yanlış zamanda ya da yanlış dozda yapıldığında, “şaka kaldırmayan” kişilerde istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Kısacası mizah; hayata bakışımızı hafifleten, olayları daha katlanılabilir kılan ve bazen de gerçeğin yükünü taşımanın tek yolu olan ince bir sanattır. Doğru kullanıldığında ise hem güldürür hem düşündürür; hatta bazen, düşündürdüğü için güldürür.